MIKNATISLI COCUK
Sanat kulübüyle ilk tanıştığım andan itibaren sıcak, arkadaş canlısı bir ortamın içinde olduğumu anlamıştım. Sanat kulübündeki ilk günümden itibaren sanki hepsi daha öncede arkadaşımmış gibi bir aileymiş gibi bana yakın davrandılar. Ve Mıknatıslı Çocuk rolleri dağıtılmaya başlandı ve provaların tarihleri ve saatleri belirlenmişti. Mıknatıslı Çocuk oyununu oynarken herkes zevk alıyor ve eğleniyordu. Hazırlık aşaması çok eğlenceliydi bir taraftan gülüyor bir taraftandan da oyunu sergilemek için çalışıyorduk. İlk öncelikle BOGAZKÖYÜ İLKÖGRETİM OKULU’NDA oyunumuzu sergileyecektik zaman yaklaşıyordu ve bizde heyecanlanıyorduk artık sadece okulda yapılan provalar hazırlıklar yavaş yavaş sona yaklaşıyordu. İlkokul çocuklarını eğlendirebilmek için oyundan sonra hamur çalışmamız olacaktı. Artık arkadaşlarla toplanıp hem oyunu hem de oyundan sonra yapacaklarımızı konuşuyorduk. Bir tarafdan kulüb olarak Nevşehir’deki sanat programlarına katılıyorduk. Ve sonunda ilk kez Mıknatıslı Çocuğu sahnede seyircilere sergileyeceğimiz gün gelmişti. Rektörlüğün önünden araca bindik ve araç içinde hepimiz oyunu son kez arabada sergiledik sahneler çalışıldı BOGAZKOYU ne ulaşmıştık. Herkes arabadan teker teker inerken İLKÖGRETİMİN örgencileri bizi kapıda karşıladı hepsinde heyecanlı bir bakış vardı örgencilerle biraz konuştuktan sonra yavaş yavaş içeriye girmeye başlamıştık. Öğretmenler bizi öğretmenler odasında misafir etmişti biraz sohbet ettikten sonra oyunun sergileneceği salona doğru yönelmeye başladık kostümler giyildi makyajlar yapıldı ve sahneye çıkma zamanı gelmişti. Hepimiz derinden bir oh cekip sahne sıramızın gelmesini bekledik. Sahneden bakıldığında örgencilerin bizi nasıl dikkatli dinlediğini görünce tüm kulüb arkadaşlarım ve ben çok mutlu olmuştuk oyunu sergiledik ve oyun sonunda tüm ögrencilerle birlikte sahnede dans ettik şarkılar söyledik şarkılarda bize eşlik ettiler. Daha sonra sıra oyun hamuru bölümüne gelmişti. Daha önceden hazırladığımız oyun hamurlarını örgenciler arasında paylaştırmaya gelmişti sıra bir taraftan onlara soru soruyor bir taraftan da hazırlıklarımızı yapıyorduk. Sorduğumuz sorulara büyük bir heyecanla cevap veriyorlardı bu tüm kulub arkadaşlarımı sevindirmişti. İlk sorumuz ‘heykel nedir? Heykeltıraş nedir?’ öğrenciler büyük bir heyecanla cevap vermeye başlamıştı. Tüm öğrencilerin parmakları havadaydı ve cevap vermek için sıra bekliyorlardı. Hemen hemen hepsine tek tek söz hakkı verilmişti. Bir birinden güzel cevaplar alıyorduk ve bu cevaplar tüm kulub arkadaşlarımı sevindiriyordu. Ve simdi sahne sırası çocuklardaydı kendi heykellerini yapmak için verilen oyun hamurlarıyla bize birbirinden güzel çiçekler arabalar güneşler yapmışlardı. Hamurlarını ve hediyelerini verdikten sonra öğretmenlerine ve okul müdürüne teşekkür edip üniversitenin yolunu tutmuştuk. Artık yolda konuşulan şeyler hazırlıklar ve oyun değildi öğrencilerin ve ögretmenlerin bizi ne kadar sıcak karşıladığı ve bundan bizim etkilenişimiz konuşuluyordu. Yolculuk bitmişti ve üniversiteye gelmiştik artık.